31 Mart Yerel Seçimleri; adil, özgür, tarafsız ve demokratik ilkelere uygun bir kampanya süreci yaşanamamış olsa da, kamu kaynaklarının kullanımı ve kamu yayıncılığının tavrı konusunda ciddi soru işaretleri doğurmuş olsa da tamamlanmış ve halk iradesini göstermiştir.
Sandığa bu koşullarda yansıyan seçmen iradesinin yasal gerekçelere dayandırılmadan yok sayılması ülkemizin uzun yıllara dayanan seçim geleneğinin saygınlığı açısından da telafi edilmesi güç olumsuzluklar yaratacaktır.
Seçim sürecinin adil, tarafsız ve şeffaf bir anlayışla, temel demokratik ilkelere uygun bir biçimde tamamlanması, yurttaşların erklere ve genel olarak sisteme güven duymalarının temel koşulları arasındadır.
Yüksek Seçim Kurulu’nun baskı, telkin ya da siyasi partilerin taleplerine göre değil, seçim mevzuatı ve içtihadına göre karar alması, toplumun demokrasiye olan güveni açısından tarihi bir öneme sahiptir.
İtiraz ve karar alma süreçlerinin; kurumların itibarına, yargı bağımsızlığına ve dürüst seçim geleneğine gölge düşürmeyecek biçimde, şeffaf, hesap verebilir ve demokratik ilkeler doğrultusunda, seçim hukukuna uygun yürütülmesi gerekmektedir.
Bu sürecin, sonuçlara her kesimin saygı gösterebileceği bir biçimde yürütülüp ivedilikle tamamlanması, kurumlarımızın ve hukuk devleti ilkesinin yozlaşmaması için çok önemlidir.