ÖZGÜR BASIN TEMEL BİR HAK VE DEMOKRATİK ZORUNLULUKTUR
Birkaç yıldır Türkiye gündeminde akut bir sorun olarak yer alan basın özgürlüğü konusunda dünyadaki yerimizi giderek demokratik ülkeler kümesinden uzaklaştıran yeni gelişmelerle karşı karşıya kalındığını kaygıyla gözlemlemekteyiz.
Son zamanlarda Bugün, Nokta, Hürriyet, Cumhuriyet gibi basın yayın kuruluşlarından başlamak üzere çeşitli medya organlarına yönelik baskın, tehdit, sansür ve fiili saldırılar meydana gelmiştir. Gazetecilerin düşüncelerini ifade etmeleri dolayısıyla haber ve yazıları ile sosyal medya paylaşımlarına yönelik baskı ve davalar da hızla artarak devam etmektedir.
Demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez şartı olan ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün hayata geçirilmesi bakımından, gazetecilerin ve medya organlarının yapılan saldırılara karşı korunması ve rahat bir ortamda görevlerini yapabilmelerinin sağlanması, devlete ait bir görevdir. Diğer yandan, basına sansür ve gözdağı anlamına gelebilecek, baskınlar ve mali-hukuki operasyonlar gibi işlemlerin gitgide daha sıklıkla gündeme gelmesi önemli bir kaygı kaynağıdır.
AİHM içtihatlarına göre, medyanın belli ölçüde abartmak veya provoke edici uslup kullanmakta serbest olduğunu; hoşgörülebilir eleştiri sınırlarının, kamusal kişi sıfatıyla hareket eden siyaset adamları konusunda, sade vatandaşlara göre daha geniş olduğunu ve kişinin mevkii yükseldikçe bu sınırın daha da genişlediğini; egemen konumu sebebiyle, siyasal iktidarın, aleyhindeki eleştirileri en fazla ölçüde hoşgörmek zorunda olduğunu, hatırlatmak isteriz.
Basın özgürlüğünün gereklerini yerine getirmeyen hiç bir devlet ve sistemin özgürlükçü ve demokratik olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu vesileyle yargı başta olmak üzere, devletin tüm organlarını her tür işlem, eylem ve söylemlerinde Anayasamızdaki hükümlere titizlikle uymaya ve AİHM kararlarında belirtilen ilkeleri dikkate almaya davet ediyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Uluslararası Şeffaflık Derneği