GenelTurizmde Koronavirüs Etkisi

Turizmde Koronavirüs Etkisi

Turizmde Koronavirüs Etkisi

Salgının derinleştirdiği kriz, turizm ve havacılık sektörü için ne kadar yıkıcı olacak?

Önlemler kapsamında uçuşların durdurulduğu İstanbul Havalimanı, 29 Mart 2020 (Reuters, Ümit Bektaş)

İlk kez Kasım 2019’da görülen COVID-19 ya da Yeni Koronavirüs Hastalığına 15 Mayıs 2020 itibarıyla 188 ülkede resmi verilere göre dört buçuk milyona yakın insanın yakalandığı ve hastalığın 300 binde fazla insanın ölümüne neden olduğu belirtilmekte [1]. Ancak virüsün yıkıcı etkileri hasta ve ölüm sayısıyla sınırlı değil.

Birçok ülkede pandeminin yıkıcı etkilerine yanıt niteliğinde geliştirilen sıkı önlemler var. Çoğu yerde geç ve yetersiz kalan bu önlemler yine de sağlık sistemlerinin kapasitesini aşmasını, kimi sektörlerin tamamen durma noktasına gelmesini, bu duraklamayla da ilintili olarak işsizlik oranlarının artmasını ve işlemeye devam eden sektörlerde hak ihlallerini engelleyemiyor.

Durma noktasına gelen sektörlerden biri turizm sektörü. Öyle ki, sokağa çıkma yasaklarından bile önce, hükümetler tarafından ilk olarak belli ülkeler için, daha sonra genel uluslararası ve ulusal seyahat kısıtlamaları getirildi. Bu kısıtlamalar, uluslararası turizmin yanında ulusal turizmi de derinden etkilemekte.

Turizm Gelirlerinde %53’lük Gerileme

Öyle ki, turizm gelirlerinin GSYİH’nin önemli bir kısmını oluşturduğu Türkiye gibi ülkelerde pandemi nedeniyle yaşanacak kayıp, geçmiş yıllarda Türkiye’yi ziyaret eden turist sayıları ve bu turistlerin 2003 yılından beri sağladığı turizm gelirleri incelenerek anlaşılabilir. 2019 yılında elde edilen aylık turizm gelirleri, kısıtlamalar gevşetildiğinde ulusal ve uluslararası seyahatin kısa sürede eski hâline döneceği varsayılsa bile, bize aylık gelir kayıplarının kayda değer olacağını gösteriyor.

Geçtiğimiz 16 yıldaki en yüksek turizm gelirini 34,5 milyar $ ile 2019 yılında elde eden Türkiye’nin salgın nedeniyle turizm gelirleri ve ziyaretçi sayıları beklendiği üzere ilk çeyrekte geçen seneye göre düşüş yaşadı.

Sol üst köşedeki yatay oklar kullanarak “Turizm Gelirleri ve Gelirlerin GSYİH İçindeki Payı, 2003–2019” ve “Türkiye’den Çıkış Yapan Ziyaretçi Sayısı, 2003–2019” grafikleri görüntülenebilir.

Kültür ve Turizm Bakanlığının internet sitesinde yayınlanan istatistiklere göre Türkiye;

  • Mart 2020’de geçen senenin aynı ayına göre %53,3’lük bir gerileme ile 788 milyon $ turizm geliri elde etti [2].
  • Aynı şekilde, 968 537 ziyaretçiyle Mart 2020 gelen ziyaretçi sayısında bir önceki yıla göre %64,7’lik düşüş gözlendi [3].

Ancak salgın gibi, kısıtlamalar ve turizm sektöründeki kayıplar Türkiye’yle sınırlı değil.

Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütünün (UNWTO) 28 Nisan tarihli raporuna göre turizm noktalarının %100’ünde sınırların tamamen kapatılmasından geliş ülkesine göre kısıtlama gibi bir tür seyahat kısıtlaması uygulanmakta [4]. Örgütün, 11 Mayıs tarihli yeni araştırmasına göre hiçbir turizm noktası kısıtlamaları kaldırmış bulunmuyor [5].

Uçuş Sayılarında %74 Düşüş

Seyahat kısıtlamalarının getirdiği bu çarpıcı değişim uçuş sayılarındaki düşüş ve havacılık sektöründeki belirsizlik üzerinden de görülebilir.

Online uçuş takip sitesi Flightradar24’un verilerine göre;

  • Mart 2020‘deki toplam uçuş sayısı bir önceki yıla göre %21,6 düşüş gösterirken, aynı ayda ticari uçuşlar bir önceki yıla göre %27,7 daha az gerçekleşti [6].
  • Nisan 2020‘nin ikinci yarısından itibaren uçuş sayılarında zayıf bir iyileşme görülse de, uçuş sayıları bir önceki yıla göre epey düşük: toplam uçuş sayıları Nisan 2019’a göre %62 azalırken, ticari uçuşlarda %73,7’lik bir düşüş gözlendi [7]. Uzun yıllardır görülen en az günlük uçuş ise 29 442 ticari uçuş ile 12 Nisan 2020’de gerçekleşti [8].

UNWTO uluslararası turist ziyaretlerinde ilk çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre %22’lik bir düşüş olduğunu tahmin ederken, 2020 yılının geçen yıla göre toplamda %60 ila 80 arası bir düşüş görebileceğini belirtiyor [9].

Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) ise Eylül 2020’ye kadar hava yoluyla yapılan uluslararası yolculuklarda 1,2 milyarlık bir yolcu düşüşü bekliyor. Ayrıca ICAO, 2020’nin ilk 9 ayı için hava yolu şirketlerinin gelirlerinin 253 milyar $’a kadar düşüş yaşayabileceğini tahmin ediyor [10]. IATA (Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği) da 2020 yılı için yolcu gelirinin 2019’a göre %55 düşeceğini, yani gelir kaybının 314 milyar $ olacağını öngörüyor [11]. Hava yollarının büyük ekonomik kayıplar yaşadığı ve hisselerinin dibe vurduğu bu sarsıntılı dönemde hükümetler ekonomik önlemler kapsamında kurtarma paketleri hazırlıyorlar.

Kurtarma Operasyonları

Salgın nedeniyle uçaklarının bir kısmını veya hepsini yere indirmek zorunda kalan hava yolları hükümetlerden milyarlarca dolar değerinde yardım almaya hazırlanıyor:

  • Air France-KLM ortaklığı için Fransa ve Hollanda hükümetlerinden toplam 12 milyar $’a yakın bir yardım paketi onay aşamasında [12].
  • Singapur Havayolları da 13 milyar $’lık bir finansman elde ettiğini açıkladı [13].
  • Türkiye’de hükümet yardımının miktarı belli değil; ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan 18 Mart’ta ekonomik önlemlere dair yaptığı açıklamada “Krizden en çok etkilenen kuruluşların başında gelen Türk Hava Yollarımıza da gereken desteği [vereceklerini]” belirtti [14].
  • Amerika Birleşik Devletleri’nde American, Delta ve United Hava Yollarının aralarında olduğu 10 hava yolu 25 milyar $’ı geri ödemesiz 50 milyar $’lık bir destek paketinden faydalanacak [15]. Ancak bu hava yolları elde edecekleri desteklerin yanında adi hisse senedi ya da teminatlı borçlarını satarak milyarlarca dolarlık kaynak yaratma yoluna da giderek yardımların gerekliliği ve meşruiyetini tartışmaya açtılar [16].

Turizm sektöründe ise normale dönüşün takvimi hâlâ belirsiz. Avrupa Birliği, salgının başında alınan önlemlerdeki uyum eksikliğinin tekrar yaşanmamasını ve üye ülkelerin normalleşme ve sınırları açma sürecini koordineli bir şekilde yürütmesini istiyor [17].

  • Aralarında Yunanistan, İspanya ve Portekiz’in bulunduğu ve turizmin önemli gelir kaynağı olduğu 9 AB ülkesi 27 Nisan’da yayınladıkları ortak basın açıklamasında AB İyileşme Planının turizm sektörü için önemli destekler içermesini istediklerini ortaya koydular [18].
  • ABD’de 130 otellik Ashford Grubu ise koronavirüs ekonomik önlem paketi kapsamında küçük işletmelere sunulan Ücret Koruma Programına başvuru yaparak 76 milyon $’lık kredi elde etmiş ve tepkilere rağmen yardımı iade etmeyeceğini açıklamıştı [19]. Program kapsamındaki en büyük krediyi elde eden turizm grubu, mayıs ayının başında programın “değiştirilen koşulları” nedeniyle krediyi iade edeceklerini duyurdu [20].
  • Türkiye’de ise, oteller ve turizm acenteleri arasındaki ücret iadeleri için kredi verildiği belirtildi. Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açıkladığı önlem kapsamında döviz kazandıran işletmelerin kredi garanti kefaleti de %80’den %100’e çıkarıldı [21].

Bu örnekler, hükümetlerin yardımına koştuğu büyük şirketlerin, aslında krizin gerçek kaybedenleri olmadığını gösteriyor.

Krizin Yükünü Üstlenenler

Sektörde yaşanan bu kriz, en çok emekçileri etkiliyor. Hava yolu ve turizm emekçileri, işlerini kaybetmenin yanı sıra iş sağlığı ve güvenliği de dahil olmak üzere birçok alanda hak ihlalleri ile karşı karşıya. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi (WTTC) turizm ve havacılık sektörlerinde işini kaybedecek çalışan sayısının, 75 milyonu G20 ülkelerinden olmak üzere, toplam 100 milyonu aşacağını tahmin ettiklerini açıkladı [22].

British Airways kabin ekibi ve yer personelinden 30 binden fazla çalışanı açığa aldı [23]. İtalyan hava yolu Alitalia’nın ise 3 milyar $’lık bir hükümet yardımı alması beklenirken ekim ayına kadar 6 binden fazla çalışanını ücretsiz izne çıkardığı belirtildi [24]. Türk Hava Yolları ve Pegasus’ta ücretsiz izin ve işten çıkarmalara yönelik resmi bir veri bulunmazken THY “şirketin operasyonel maliyetlerini azaltmak ve finansal likiditesini artırmak” üzere gönüllü ücretsiz izin ve kısmi çalışma gibi tedbirler aldığını duyurdu [25]. Ancak, Duvar’dan Pınar Öğünç’e röportaj veren bir THY kabin amiri, şubat ve mart aylarında “üniforma bütünlüğünün” bozulmaması adına yeterli önlem alınmadan gerçekleşen uçuşlar nedeniyle birçok çalışanın ücretsiz izne çıktığını aktarıyor [26]. Bu da sözü edilen gönüllü ücretsiz izinlerin gönüllü niteliğine dair sorgulamaya itiyor.

Turizm sektörünün genelinde de salgına karşı işten çıkarmalar ve ücretsiz izin uygulamaları yaygın. Dünyanın en büyük turizm şirketlerinden TUI, 8 bine kadar çalışanını işten çıkarmayı planladığını açıkladı [27]. Türkiye’de de emekçiler benzer uygulamalarla karşılaşıyor. DİSK’e bağlı Dev-Turizm İş Sendikasının 27 Nisan tarihli basın açıklamasına göre turizm emekçileri, işsizlik veya ücretsiz izin arasında tercih yapmaya zorlanıyor. Kimi iş yerlerinde, ücretsiz izin adı altında iş sözleşmeleri askıya alınıyor ve işçilerin sigorta primi gerektiği gibi yatırılmıyor. Sektörde çalışan yaklaşık bir buçuk milyon sezonluk işçi ise kriz nedeniyle uzun süreli bir işsizlik dönemiyle karşı karşıya. Ayrıca sezonluk çalışan işçilerin büyük kısmının kısa çalışma ödeneği ve işsizlik maaşından faydalanamadığı belirtiliyor [28]. Diğer yandan, turizm sektöründeki geçici istihdamın kayıt dışılığı da gelir kaybına uğrayacak çalışanların karşı karşıya olduğu güvencesizliği perçinliyor.

“Normalleşme” için adımların atıldığı Türkiye’de, turizm sektörünün de canlanması isteniyor, ancak sürecin işçilerin sağlığı ve güvenliğini ön plana alarak hayata geçirilmesi gerekiyor. Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy, mayıs ayı sonrasında yerli turizmde artış olacağını ve otellerin %50–60’ının açılması durumunda gidişatın iyi olacağını söyledi [29]. Bakan Ersoy ayrıca, gerekli önlemleri alan konaklama ve yeme içme tesislerinin faaliyete geçebileceği 132 kriterlik bir sertifikasyon programı açıkladı [30] [31]. Bu sertifikasyon programının şeffaflıkla yönetilmesi, sertifika elde edilen tesislerin düzenli denetiminin yapılması, kamunun sürekli ve açık bir şekilde bilgilendirilmesi ve de sürece meslek örgütleri, yerel ve ulusal STK’lerin ve yurttaşların katılımının sağlanması büyük önem taşıyor.

Bunun yanında, Türkiye’de ekonomik önlemler kapsamında turizm ve havacılık sektörü için planlanmış yardımların miktarının ve koşullarının da açıklanması gerekiyor. Hükümet yardımlarına rağmen şirketlerin, işten çıkarmalara ve ücretsiz izin uygulamalarına devam etmemesi ve salgına karşı kapsamlı iş sağlığı ve güvenliği kıstasları edinmesi, havacılık ve turizm sektörü işçilerini bir yanda işsizliğe diğer yanda güvencesiz ve sağlıksız çalışma koşullarına mahkum etmeyecektir.