GenelUluslararası Şeffaflık Örgütü raporu G20 ülkelerinin yolsuzlukla mücadele konusunda verdikleri sözü tutamadıklarını...

Uluslararası Şeffaflık Örgütü raporu G20 ülkelerinin yolsuzlukla mücadele konusunda verdikleri sözü tutamadıklarını gösteriyor

Raporun Türkçesi için tıklayınız

Raporun İngilizce orjinali için tıklayınız

 

BASIN BÜLTENİ

ABD ve Çin de dahil olmak üzere G20 hükümetleri, yolsuzluk faillerinin kimliklerini gizlemeleri ve sınır ötesi para aktarmalarını kolaylaştıran gizliliği sonlandırmak için yasal düzenlemeler yaparak yolsuzlukla mücadele etme sözlerini yerine getirmede başarısız oldu.

Büyük bir kısmı şirket ortaklarının gizlenmesi yoluyla olmak üzere yılda 2 trilyon Dolara yakın bir meblağ aklanıyor, bununla birlikte Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün yeni raporuna göre G20 ülkeleri arasında sadece İngiltere, suçluların varlıklarını saklamalarını engelleme konusunda etkin bir çaba gösteriyor.

Dünyanın en büyük ekonomileri olan Amerika Birleşik Devletleri ve Çin, “Zayıf Çerçeve” kategorisine düşerek en kötü performans sergileyen ülkeler arasına giriyorlar. Her iki ülkenin de şirketlerin ve diğer tüzel kişilerin yolsuzluğa araç olarak  kullanılmasını önleyecek düzenlemeleri yapma yönündeki gayretlerini artırması gerek.

“Yakın zamandaki büyük herhangi bir yolsuzluk skandalına bakınız – örneğin Petrobras, FIFA, Ukrayna’nın Viktor Yanukovych’i; rüşvet ödemek, çalıntı parayı aktarmak ve gizlemek veya Londra ya da New York gibi yerlerde lüks emlak satın almak için gizli bir şirketin kullanıldığını göreceksiniz.

“Suçluların yararlanabildiği bu dev boşluğun açık kalmasının bir mantığı yok. Verdikleri sözlere karşın G20 ülkelerinin yolsuzluğa giden bu yaşamsal yolu etkin bir şekilde kapatmalarını önleyen nedir?” sorusunu soruyor Uluslararası Şeffaflık Örgütü Genel Direktörü Cobus de Swardt.

Dünyanın en büyük 20 ekonomisinde isimsiz şirketlerin, vakıfların ve diğer tüzel kişilerin sıklıkla yolsuz uygulamalar yoluyla çalınmış parayı aktarmalarına ve gizlemelerine olanak sağlayan yasal yapıyı ortadan kaldırma yönünde G20 hükümetlerinin Brisbane’de verdikleri cesurca taahhüdün (the G20 Beneficial Ownership Transparency Principles) üzerinden bir yıl geçti.

Bazı ülkeler şirketlerin, vakıfların ve diğer kuruluşların arkasında gerçekte kimin bulunduğunu öğrenmemizi sağlamaya yönelik en temel uygulamanın gerisinde kaldı. Brezilya ve Güney Afrika, kontrolü gerçekte elinde bulunduran özel kişiyi veya kişileri tanımlamakta kullanılan teknik terim olan gerçek lehtar kavramının yasal bir tanımını bile oluşturmadı.

G20 hükümetlerinin ayrıca, suçluların kendi vatandaşlarının sırtından sürdükleri lüks yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olan şirketler, bankalar ve yolsuzluğa karışan kişiler üzerindeki denetimlerini sıkılaştırmaları gerekiyor. Sadece iki ülke, Hindistan ve İngiltere, şirketlerin, hissedarları veya onları kontrol eden özel kişiler hakkındaki bilgileri kaydetmelerini ve güncel tutmalarını zorunlu kılıyor. Bu, diğer G20 ülkelerinde bir şirketin yasa dışı bir uygulamada bulunması durumunda şirketin gerçek sahibinin sorumlu tutulması olanağının bulunamayabileceği anlamına geliyor.

Daha da rahatsız edici bir durum ise, New York, Tokyo, Şanghay ve Sydney gibi finans merkezlerini içine alan sekiz G20 ülkesinde bankaların paranın arkasındaki özel kişiyi bulamasalar bile işlemi tamamlayabiliyor olmaları.

Yedi G20 ülkesinde emlakçılar emlak satış ve alımlarının arkasındaki özel kişileri tespit etmek zorunda değil. Bunun sonucu olarak Londra ve New York’taki yüz milyarlarca dolarlık gayrimenkulün gizli sahipleri bulunuyor. Yolsuzluğa bulaşmış bir politikacının fonlarla bağlantısını gizlemek için basit önlemlere başvurması halinde kamu hazinesinden çalınmış paralarla lüks bir malikane satın almasını önlemek son derece zor.

Her ne kadar İngiltere araştırmada birinci çıkmış olsa da, bu değerlendirme kapsamındaki puanı, İngiltere’nin Deniz Aşırı Bölgeler ve Krallığa Bağlı Bölgelerinde kurulmuş tüzel kişilere ve vakıflara ilişkin lehtar mülkiyet standartlarını değil, sadece ulusal kanunları kapsıyor. İngiltere’nin Denizaşırı Bölgelerinin ve Krallığa Bağlı Bölgelerinin birçoğundaki, lehtar mülkiyet konularındaki zayıf performansı İngiltere’nin bir bütün olarak G20 ilkelerini uygulama çabasını baltalama tehdidinde bulunuyor.

“Hükümetlerin bankaların, muhasebecilerin, avukatların ve diğer işletmelerin yolsuz müşterileri durdurmalarını kolaylaştıracak araçları sunmaları gerekiyor. Bu, gerçek lehtarı bilgileri içeren merkezi ve kamuya açık bir sicilinin oluşturulması anlamına geliyor, bu kadar basit.

“Dünya, politika, ekonomi ve günümüzün diğer önemli sorunlarıyla ilgili olarak liderlik konusunda G20’ye güveniyor. Bir sohbet kulübü gibi görünmemek için yolsuzlukla mücadele de dahil sözlerini tutmaları gerekiyor,” diyor Cobus de Swardt.

 

Arka Plan Malzemeleri